Geçerli herhangi bir mazereti olmadığı halde şayet çocuğunuz;
Kendi yiyebildiği halde sizin onu yedirmenizi istiyorsa,
Kendi giyinebildiği halde sizin onu giydirmenizi istiyorsa,
Kendi gidebildiği halde sizin onu götürmenizi istiyorsa,
Kendi yapabildiği halde sizin yapmanızı istiyorsa…
Bunların hepsi “İktidar mücadelesi” kapsamında değerlendirilmelidir.
Ayrıca;
Sizden yersiz taleplerde bulunuyorsa,
Size zamansız istekler iletiyorsa,
Keyfi dayatmalar yapıyorsa,
Sizi test edici arzuları ile sınıyorsa…
Bunların da tümü “İktidar mücadelesi” olarak ele alınmalı ve çözüme kavuşturulmalıdır.
Çocuğunuzun ileride;
Sözünüzü dinlemesini istiyorsanız,
Size saygısı olmasını arzu ediyorsanız,
Sizi keyfi isteklerle bunaltmamasını istiyorsanız,
“Haz öteleme” gibi çok temel bir alışkanlık kazanmasını umuyorsanız…
İlk yapacağınız şey, çocukların çok küçük yaşlarda bile başvurmaya başladıkları iktidar mücadelelerine yenilmemelisiniz.
Özellikle de, onların bu konudaki çabalarını pedagojik ilkelere göre sonuçsuz bırakmalısınız.
Yoksa, “karasaban” usulü ile onları vazgeçirmeye çalışırsanız, elbette vazgeçirebilirsiniz ama, ileriki zamanlarda onlardan çok set tepkiler almanız ve muhtemelen yenik düşmeniz kaçınılmazdır.
Küçük yaşlarda kazandığı alışkanlıkları, annesinin ona hizmet etmesini, kolay kolay terk etmek istemez.
Söz konusu “rahatlığın” ilelebet sürmesini ister.
Sebebi ise o alışkanlıklarından dolayı güven duygusu hissetmesidir.
Ama artık, çocuğun “Kendine güvenme” zamanı gelmiştir.
Dört yaşından itibaren çocuk, kendisine ait her türlü hizmeti kendi görebilecek bir gelişim dönemine girmiş bulunmaktadır.
Çocuğunuzu;
Bunlardan başka daha bir çok türü olan iktidar mücadelesi girişimlerinden koruyup vazgeçirmeniz için yapmanız gereken şey basittir.
Şöyle ki:
1- “Artık kendin yapabilirsin… Artık kendin giyinebilirsin…” şeklinde ona, o işleri için “geniş” zaman tanımalısınız.
2- Siz de tahammül göstererek, acele etmeden, onu sıkıştırmadan, ona “hadi, hadi” “Çabuk ol” demeden kendi işlerini görmesini beklemelisiniz.
3- Genellikle göz yaşı döktüğü iktidar mücadelelerinde çocuğunuzun sürekli yanında olun.
Yani ayni odayı, ayni mekanı paylaşın.
Onu hırsı ile, ağlaması ile, direnmeleri ile baş başa bırakıp ayrı mekana geçmemelisiniz.
4- Birlikte bulunduğunuz mekanda onu gözlememelisiniz.
Ona doğru hiç bakmayın. Hatta hafif yana doğru dönün.
5- Onun mücadelesi hakkında onunla ilgilenmeyin ama ilgisiz de kalmayın.
Burası çok önemli olduğu için şöyle açıklamaya çalışalım:
Arada bir sevgi sözcükleri ile ona laf atın. “Ben seni çok seviyorum ama…” gibi.
Böylece ilgisiz kalmadığınızı göstermiş olursunuz.
Fakat, onun ağlamalarından etkilenmediğinizi vurgulamakla ısrarlarından vazgeçmesi gerektiği telkini yapmış sayılırsınız.
6- Onun bu hali bazen saatlerce de sürebilir. Bu nedenle siz onunla baş başa olduğunuz mekanda kendinize bir meşguliyet bulun. Örneğin; kitap okuyun, çetik örün, dantel örün, türkü tutturun, şarkı mırıldanın… vs.
7- O ağlarken, direnirken siz üzüntülü görünmemeye çalışın.
Tam aksine tebessüm halinde olsun simanız. Neşeli görünmeye çalışın.
8- Çok küçük yaştaki çocuk, örneğin 2 yaşındaysa bu mücadele esnasında kendini sizin kucağınıza bırakabilir.
O anda onu reddetmeyin. Başını hafifçe okşayın. Ağlamasının ve yersiz direnmesinin sonuç ermeyeceğini ona hissettirmelisiniz.
Ancak çok konuşmayın. Nasihat etmeyin. Öğüt vermeye çalışmayın.
Kısa ve öz hatırlatmalarda bulunmanız kafidir.
Yani öfkeli anne modunda olmayın.
Ona karşı şirin ve merhametli görünmelisiniz…