Hiçbir çocuk;
Kös kös oturarak gelişmez.
Hanım hanımcık durarak, sakince oynayarak, akıllıca işler yaparak gelişmez.
Onun birçok işi problem yaratmak zorundadır adeta.
Ama çocuk, hiçbir şeyi zarar vermek, sorun üretmek için yapmaz.
Sizin için hep aynı telaş, aynı koşuşturmaca. Evde sürekli aynı kargaşa, aynı bağırış çağırış.
Dışarıya bildik amaçla, aynı yerlere gitmeler. Hep aynı komşular, aynı misafirlikler, aynı çarşılar, aynı alışverişler. Ve devamlı benzer sıkıntılar, bıkkınlıklar.
Çocuk;
Bir gün sütü devirir, bir başka gün çorbayı.
Bir gün kapıyı çizer, bir gün duvarlara resimler yapar. Her gün üstünü başını batırır, halıyı kilimi kirletir.
Bir gün okulda atkısını unutur, bir başka gün evde ödevini. Bazen okuldan yağmur gibi şikayetler gelir, bazen komşular “bıktık şu çocuktan” der.
Çocukla her dışarıya çıkış sorun olmak zorunda mıdır… Bir Allah’ın günü de dışarıdan neşe içinde eve gelsek olmaz mı, diyorsunuz kendi kendinize.
Kimi zaman da patlıyorsunuz:
-Evladım hep bana aynı telaşı açmak zorunda mısın?
– Bıkmadın mı her gün sorun çıkarmaktan Allah aşkına?
– Bir günüm de dışarıda problem yaşamadan geçse bari.
– Şu evde gürültüsüz bir günüm geçmeyecek mi benim?
– Bedenimin dinlenmesinden vazgeçtim, kafam hiç dinlenmeyecek mi?
Sevgili anne-babalar;
İyi ki böylesiniz.
İyi ki sakin, suskun gününüz yok.
İyi ki çocuklarınız size rahat vermiyorlar.
Çünkü onlar böyle yaparak;
Her gün, her yaramazlıktan, her zarardan, verdikleri her telaştan, çektirdikleri her sıkıntıdan her gün birçok şey öğrenerek kendilerini geliştiriyorlar.
Zira onlardan size yansıyan ve sizce zarar ve sorun olan, problem görünen her şey: Onlar için bir “öğrenme” ve “gelişim” aracıdır.