Her anne-baba, çocuğu için her şeyin en güzelini yapmak ister. Ancak uzmanlar ebeveynleri uyarıyor: Şatafatlı doğum günleri ve hediyelerin çocuğa faydası yoktur, hatta psikolojisini bozar
Tüketim çılgınlığı; hayatımızı da, psikolojimizi de etkiliyor. Özel günleri özel kılan, artık ne kadar çok para harcadığımız! Özellikle aileler, çocuklarının doğum günlerini daha özel kılmak için kantarın topuzunu kaçırmış durumda.
Organizasyon şirketlerinin devreye sokulduğu, pastanın büyüklüğünden mekanın niteliğine en ince ayrıntısına kadar planlanan partilerde; çocuğun yaşı, gelişim düzeyi ve gerçekte onun için anlam ifade eden şeylerin bir ayrıntı olarak kalabildiğini belirten VM Medical Park Samsun Hastanesi Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Kliniği’nden Uzm. Dr. Serkan Süren, bu tür kutlamaların çocuğa verdiği zararları anlattı…
Arkadaşından Görüp Özendiği Şeyler Konusunda Çocuğumu Nasıl İkna Etmeliyim ?
Çocuklar isteklerini ertelemekte yetişkinler kadar başarılı değildirler. Bunun en önemli nedeni ego güçlerinin yeterince gelişmemiş olmasıdır. İsteklerin anında yerine getirilmediğinde sert duygusal tepkiler vermek, her mizaçtaki çocukta farklı tonlarda gözlenen ortak bir özelliktir.
Çevreden görüp özenilen bazen bir telefon, tablet gibi alışkanlık yapma potansiyeli taşıyan bir elektronik cihaz, bazen de çocuğa zarar vermeyecek ama ailenin kesesini zorlayabilecek, marka bir spor ayakkabı veya giyim eşyası olabilmekte.
Özenilen şeye sahip olma konusunda yoğun bir şekilde güdülenen çocuklar mizaç olarak da zor iseler, ailelerini ciddi anlamda zorlayıcı ısrarcı reaksiyonlar verebilir. Çocuğun mizaç yapısı hangi nitelikte, ısrarının boyutu hangi şidette olursa olsun, aile kısa net ifadeler ile isteğin neden yerine getirilemeyeceğini izah etmelidir.
Yoğun olarak talep edilen şeye ulaşamama karşısında durumu kabullenmekte ve yaşına göre anlamlandırmakta zorlanabilir, isteği konusunda tutturmacı bir tavır sergileyip diretebilir ancak; arkadaştakinin aynısını edinememe bir çocuk için sanıldığı kadar travmatik bir deneyim olmaz.
Ebeveynler bu durumdan dolayı çocuğunun ruhsal olarak kalıcı bir örselenmeye uğramayacağı gerçeğini farkına varıp gereksiz suçluluk ve yetersizlik duygularına kapılmamalıdır.
Yaşanılan hayal kırıklığı sonrası çocuk uzun uzun ikna edilmeye çalışılmamalı, üzüntü, ağlama, kızgınlık gibi tepkilerin yaşantılanmasına tahammül göstermeli, durumu anlamlandırabilmesi ve baş edebilmesi için gerekli zaman vermelidir.
Uzm.Dr. Serkan SÜREN / Çocuk Ergen Psikiyatristi