Nasıl ki sizler;
Size iyi davranan,
Sizi tebessümle karşılayan,
Sizinle kısık sesle konuşan,
Size saygı göstermek adına önünüzde hafifçe eğilen,
Karşınızda genellikle el-pençe duran… bir esnaftan veya bir satıcıdan hoşlanıyorsanız, onun ne denli “iyi” bir insan olduğunu düşünüyorsanız, onun hakkında başkalarına söz ederken onu methediyorsanız, inanın ki çocuğunuz da öyledir.
Sizin gibidir.
Yani;
Çocuğunuza karşı tıpkı yukarıdaki esnaf ya da satıcı kimse gibi davranırsanız, çocuğunuz da sizin hakkınızda ayni şeyleri düşünecektir.
Sizin hakkınızda başkalarına ayni şeyleri söyleyecektir.
İçinden şunları geçirecektir:
Benim annem-babam;
– Ne kadar da “iyi” insanlar böyle.
– Ne kadar nazik ve kibar insanlar.
– Ne kadar hoş insanlar.
– Bayılıyorum onlara…
Şimdi;
Aklınızdan geçenleri sanırım tahmin etmekte zorlanmayacağız.
Şunları düşünüyor olabilirsiniz:
– Hangi çocuk, kendisine öyle davranan annenin babanın sözünü dinler ki?
– Hangi anne baba, öyle bir çocuğa dediğini yaptırabilir ki?
– Hangi çocuk, ebeveyninin o halini kötüye kullanmaz ki?
Peki o zaman;
– Hangi müşteri, kendisine kibar, nazik, saygılı davranan esnaftan ya da satıcıdan malı veya hizmeti kendi kafasından geçirdiği fiyata satın alabilir?
– Yani siz, öyle bir satıcıya istediğinizi yaptırabilir misiniz?
– Ne kadar diretirseniz diretin, ne kadar ısrar ederseniz edin, onun dediği olur.
İşte, ayni yöntemi evinizde veya dışarıda çocuklarınıza uygulayarak, hem onların, hem de sizin rahat etmesine var mısınız?
Korkmayın, iyilikten maraz değil, mutlaka iyilik doğar.
Yeter ki çocuğunuz sizin hakkınızda:
– “Benim annemin ya da babamın ne kadar da iyi insan olduğu, bana davranışından belli”, diyebilsin.
Dr. Yaşar Kuru
—————–