Bir çocuğun;
Evde ya da dışarıda,
Yalnızken veya misafir yanında,
Hiçbir ortamda, annesinden babasından kendisi ile ilgili asla duymak istemediği en önemli yakıştırma, tanımlama, sıfat şudur:
– “Yaramaz”.
Örneğin:
– Çok akıllı ama biraz da yaramaz.
– Çok hareketli ama, oldukça da yaramaz.
– Çalışkan çocuk ama, fazla yaramaz.
– İyi hoş çocuk ama, yaramazlıkları olmasa.
Veya;
– Bıktım senin şu yaramazlıklarından.
– Bu kadar yaramazlık yapmak zorunda mısın?
– Nedir bu yaramazlıkların böyle?
– Annesi, bugün yaramazlık yaptı mı bu?
– Yaramazlık yapmazsan seni de götürürüz.
– Bak, bir daha yaramazlık istemem, tamam mı?… vs.
Ruhsal dengesi sarsılmamış olan hemen hemen hiçbir çocuk, ebeveyninin bu gibi uyarıları karşısında yaramazlık yapmaktan vazgeçmez.
Hele de bu gibi uyarıların sayısı kırkı (!) bulmuşsa.
İşte;
Çocuğu agresifleştiren ve ona yaramazlıklar yaptıran asıl unsur şudur ki, ebeveyni tarafından:
– Hem akıllı, hem de yaramaz,
– Hem çalışkan, hem de yaramaz,
– Hem iyi çocuk, hem de yaramaz… olarak nitelendirilmesidir.
Bu çelişkiler karşısında çocuğun kendisi ile ilgili algısı karışıyor.
Kendisinin nasıl birisi olduğunu anlamakta zorlanıyor.
Kendini tanımlayamayınca da, morali bozularak yaramazlıkları çoğalıyor.
Diyor ki çocuk;
– Acaba ben akıllı mıyım, yoksa yaramaz mıyım?
– Acaba ben çalışkan mıyım, yoksa yaramaz mıyım?
– Acaba ben iyi çocuk muyum, yoksa yaramaz çocuk muyum?
_________________________
Eğitici ve Bilgilendirici diğer paylaşımlarımızı kaçırmamak için sayfamızı beğenmeyi unutmayın…
Ailede Mutluluk ve Çocuk Eğitimi