Liya üç yaşlarındaydı, haftasonu ailecek parkta gittiğimiz bir gündü.
Liya o gün parkta dolaşan baloncu amcadan uçan balon almak istedi. Lakin parktan önce de oyuncakçıya uğrayıp almaya söz verdiğimiz oyuncağı aldık ve “Bugün artık sürpriz hakkın doldu kızım , başka hiç bir şey almayacağız, anlaştık mı ” dedim “Anlaştık” dedi.
Bende verdiği o sözü ve anlaşmamızı hatırlattım genelde de çözerdik ama çocuk işte bu kez tutturdu ve ağlamaya başladı.
Ben yine sakin bir tavırla neden alamayacağımızı anlattım ve ağlamasının yaptığımız anlaşmayı değiştirmeyeceğini söyledim.
Kararlı olduğumu görünce kısa süre içinde de sustu ve oynamaya başladı. Fakat etraftaki bakışlardan anlaşılacağı üzere ben vicdansız çocuğu bir balon için ağlatan nemrut bir anneydim.
Elbette bakışlar hiç umrumda olmadı çünkü doğru bildiğim şeyi yapıyordum ve bu ilk önce kızımın sağlıklı gelişimi için gerekliydi.
Neyse tam krizi atlattık diye derin bir nefes alacakken, bir kadın elinde balonla kızıma yanaştı ve çocuklara hiç kıyamadığını, ağlamalarına hiç dayanamadığını söyleyerek kızıma balonu verdi.
Evet ben zaten krizi çözmüşken , evet çocuk çoktan susmuşken… Allah aşkınıza bu iş güzarlıktan başka nedir?
O balonu ben alamıyormuydum acaba? Çocuğumu zevkim için mi ağlattım acaba? İçimde volkanlar patlıyorken dışardan sakin görünmeye çalışnak çok kolay mıydı acaba?
Senin kıyamadığın kendi evladıma ben kıyıyor muydum acaba?
Çocuk gelişiminde yaptığımız en büyük hata ağlamasına dayanamarak “ al al tamam tamam senin dediğin olsun demek”. Asıl bu bencillik.
Hem de en büyük bencillik. Orda 3-5 lirayı vermekten çok daha zor bir şey varsa, o da çocuğuna beklemeyi, sabretmeyi, hazzı ötelemeyi, verdiği söze sadık kalmayı öğretebilmek için, içli içli ağlayan evladının ağlamalarını göğüslemektir.
İçinde boğalar güreşiyorken, dili dişini sıkıp çocuğuna kuğu gölü balesini hissettirnektir.
Bir yandan çocuğa “tanımadığımız kişilerden hediye kabul etmiyoruz’u anlatmaya çalışırken o balon kızımın eline çoktan tutuşturulmuş bulundu.
Artık o saatten sonra durumu kurtarmaya çalıştım ve ” teyze balonu almadan önce benden izin istedi kızım, onun için bu hediyeyi kabul ediyoruz yoksa biliyorsun tanımadığımız hiç kimseden hediye ve yiyecek kabul etmiyoruz” dedim.
Hem benim onayım olmadan balonu alan ve sorma nezaketi göstermeden çocuğun eline tutuşturan teyzeye hem de kızıma mesajları döşemiş bulundum.
Sonra Liya balonla koştururken 2 dakika içinde ağaca takıldı ve balon yırtıldı. Balon krizi ikinci raund…
Yavrum yine ağlamaya başladı ve bu kez hiç de kısa sürmedi çünkü kafası karıştı. Çünkü sınırlarını bilmek çocuklara kendilerini güvende hissettirir.
Çünkü yavrum durumu algılayamadı, çünkü ne kadar saklamaya çabalasam da ifademden güvensiz bir şeyler döndüğünü çaktı.
Kısacası markette, orda, burda çocuğuna şeker,çikolata oyuncak almayan anneye müdahale etmeyin sevgili diğer anneler. Anneden izinsiz çocuğun eline birşeyler tutuşturmayın.
Yaptığınız, o anneye de o yavruya da iyilik olmuyor. Bir kere anneyi çocuğunun gözünde kötü polis ilan ediyorsun. Sonra annenin özenle koruduğu sınırları ihlal ediyorsun.
Belki çocuğun alerjisi var yahu, belki iyilik diye düşünerek verdiğin gıda çocuğun ölümüne neden olacak.
Bir anne eğer çocuğuna şiddet uygulamıyor, ihmal etmiyor bağırıp çağırmıyor, yalnızca tutturma ağlamalarına izin veriyorsa lütfen karışmayın.
Çocukların ağlamalarından da lütfen bu kadar korkmayın. Canı yanmıyorsa, korkmuyorsa bırakın ağlasın efendim, hayatta bazen hayır duyacağını da bilsin.
Hiç hayır demediğiniz, ağlatmalara kıyamadığınız o evladınız, gün gelecek belki de aldığı ilk hayırda ” ya beninsim ya toprağın” diyip başka anaları ağlatacak haberiniz olsun…
Ha bir de bir kereden çok şey olur kulağınıza küpe olsun….
Funda Uçuk Er