Kişinin kendine gelince haklı diğerlerine gelince “görmek istemediği” iletişim sorunlarına birkaç empatik çözüm;
Bu çözümlerin işe yaradığı tek koşul karşılıklı katılımdır.
♦Biliniz ki kimse kimseye benzemez. Her birey özel ve eşsizdir ve her bireyin kendine ait düşünce yapısı vardır. Yani sizin doğrunuz belki ona yanlıştır. Israr etmeyiniz.
♦Kimse kimseyle illa ki anlaşmak zorunda değildir. Anlaşmak istemeyenden uzak ve anlaştıklarınızla mutlu olunuz.
♦ Kimse sivri dili, manidar cümleleri sevmez. Laf sokmak yerine net olunuz.
♦ Boğaz 9 boğumdur. Kendi dediklerinizi kendiniz hazmedip yutabiliyor musunuz önce buna bakınız sonra karşıya nazikçe iletiniz.
♦ İnsanları hızlı yargılamadan önce anladığınız doğru mu diye sabırla gözlemleyiniz. Hele ki hiç tanımadıklarınıza tanışmak ve anlaşmak için zaman veriniz.
♦ Bir şey beklediğinizde ve bu karşılanmadığında soğuk tavırlar ve ani alınganlık yerine direk iletişim kurunuz çünkü kimse söylenmeyeni anlamak zorunda değildir.
♦ Kırıldığınızda kırıldım, kızdığınızda kızdım deyip devamına “çünkü” yü muhakkak koyunuz.
♦ Bağırıp çağırmak dikkat dağıtır ve konuyu saptırır. Duyulmazsınız. Sakin olunuz.
♦ Hissettiğiniz her şeyi “abartmayarak” olduğu haliyle karşıya yansıtınız. Anlayıp anlamamak o kişiye kalır.
“Ya söyleneni yanlış anladıysam” cümlesini her zaman yedekte tutunuz.
♦Her tür ilişkinizde OLGUN iletişimi seçiniz. Çocuklarınızla dahi çünkü onlar birer İNSAN ve BİREY! Zorlanıyorsanız bir iş konuşması gibi düşünmeyi deneyebilirsiniz çünkü duygusal tepkiler genelde kaosa sürükler.
♦Olay yüzde 10 iken verdiğimiz tepkilerin yüzde 90 olduğunu unutmayınız.
♦İki kişilik anlaşmazlıkları iki kişi arasında tutunuz. Ego, yandaş bulmak ve “ben haklıyım”ı duymak ister. Ve gıybet çirkin bir şeydir ve size bir şey katmadığı gibi er ya da geç huzurunuzu bozar.
♦Anlamak istemeyene megafon da olsa duyuramazsınız. O frekanstan hızlıca çıkınız.
♦Oradan buradan duyduğunuz emin olmadığınız bilgilerle ortalığı karıştırmayınız. Her zaman kişinin kendisine sorunuz. Yanlış anlamalar pişmanlık getirir.
♦Karşınızdakini TAM dinleyiniz ki sonra kendi hikayenizi (kendi duymak istediğinizi) yazmayınız.
♦Gönlü olmayana baskıyla hiçbir şey yaptıramayacağınızı artık anlayınız. En büyük örnek kendi çocuklarınızdır. Zorlamak yerine neden yapmak istemediklerine odaklanınız.
♦Emir kipinden ne derece sinirli olursanız olun uzak durunuz. Kimse sizin köleniz değildir.
♦Bir söz verdiyseniz yapınız ya da o sorumluluğu almayınız
kısacası ağzınızdan çıkana dikkat ediniz. Aksi halde kısa bir süre sonra güven kaybedersiniz.
♦Sizi gerçekten anlamayan ya da sustuklarınızı duymayan ya da dinlemeyen ya da işine gelmeyen ya da yanlış anlamayı seçen kişilere gereğinden fazla asla tahammül etmeyiniz. Sadece üzülürsünüz.
Dil bizlere verilmiş öyle muazzam bir araç ki eğer isterseniz çoğu şeyi çözer istemezseniz de çözmezsiniz.
Burada önce kendi niyetinize sonra karşınızdakinin niyetine bakınız !
Çünkü iyi niyet en büyük çıkış yolunuzdur.
Ve son olarak kendiniz olmadığınız gibi kimseden mükemmel olmasını beklemeyiniz. Gereken durumlarda esnekliği seçiniz.
Benden şimdilik bu kadar… 🙂
Duygu Giray
Yaşam Koçu